|
|
|
|
|
|
PSİKOLOG VE AİLE DANIŞMANI EMİR EMRE DOĞAN |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU |
|
|
Anne babaları onların zararlı bir şeyler yapmasını engellediklerinde, öfke nöbetlerine girebilir, ellerine geçeni kırıp, bağırabilirler. Engellenme toleransları oldukça düşük ve dikkat uzamları kısadır.
|
Hiperaktif çocuklar bebekliklerinde genellikle “zor bebekler” olarak tanımlanırlar. Sürekli ağlarlar, uykuları düzensiz olabilir ve çoğunlukla huzursuzdurlar. Anne babaları onların zararlı bir şeyler yapmasını engellediklerinde, öfke nöbetlerine girebilir, ellerine geçeni kırıp, bağırabilirler. Engellenme toleransları oldukça düşük ve dikkat uzamları kısadır. Örneğin oyuncaklarının başında uzun süre duramaz, oyunlarda kalamazlar. Ana babalar çocukları ile nasıl başa çıkabileceklerini bilemezler. Okula gittiklerinde ise başları sıkça derde girebilir ve arkadaşları ile uyum sağlamakta güçlük çekebilirler. Öğretmenleri tarafından “dikkati kolayca dağılabilen”, “aniden canı sıkılabilen”, “saldırgan ve disiplin sorunu olan” çocuklar olarak tanımlanırlar. Genellikle hiç yakın arkadaşları olmaz.
Bu sorunlara benzer sorunları olan çocuklar “minimal beyin işlevi bozukluğu”, “hiperkinesis” ve “hiperaktivite” terimleri ile tanımlanırlar. Tanıları “Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu” olarak konulur. Dikkatteki sorunlar bu bozukluğun temel bir yönüdür. Görevleri tamamlamada başarısızlık, dinlememek, dikkatin kolayca dağılması, dikkatini toplamada ve konsantre olmada zorluklar başlıca güçlüklerdir.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocukların %20-25 inin öğrenme sorunları vardır. Bu çocukların okuldaki uygunsuz davranışlarının oranı %80 olarak bulunmuştur. Çocuklar, yetişkinler tarafından “olgunlaşmamış” olarak tanımlanırlar. Oyun oynarlarken kendilerinden küçük çocukları ve yaşlarına uygun olmayan oyuncakları seçerler. Bebeksi konuşmakta ısrar ederler ve genellikle inatçı olarak tanımlanırlar. Engellenme toleransları düşüktür. Sıklıkla öfke nöbetleri yaşarlar.
Sorunları genellikle erken çocukluk döneminde başlar. Bebeklik dönemlerinde aktivite düzeylerinde sapmalar görülebilir. Bazı bebekler aşırı hareketliyken, bazıları oldukça pasiftir. İlkokula giden erkek çocuklarının %8-9’unda, kızların %2 ila 3’ünde bu bozukluğun olduğu tahmin edilmektedir. Hiperaktif çocukların uyum sorunları genellikle ergenlik ve genç yetişkinlik dönemlerinde de devam eder. Bozukluğu olan pek çok kişinin, özellikle de erkeklerin, yetişkinlik dönemlerinde alkol kullanmaları, antisosyal davranışlar sergilemeleri, sosyal ve mesleki alanda yetersizlikler yaşamaları olasılıkları büyüktür.
Bozukluğa yönelik bir yatkınlık, kalıtım yoluyla aktarılabilir. Beyin işlevselliği ile ilgili çalışmalar, normal çocuklarla hiperaktif çocuklar arasında özellikle frontal limbik sistemlerinde nörolojik farklılıklar olduğunu saptamıştır. Hiperaktivite ve Dikkat Bozukluğu olan yetişkinlerin serebral glikoz metabolizmalarında azalma olduğu görülmüştür; yani bu kişilerin beyinleri, işitme ve dikkat gerektiren bir görevde normal yetişkinlerin beyinlerine oranla daha az aktiftir. Bu farklılık, en fazla dikkat istemi ve motor işlemlerini kendiliğinden düzenleme ile ilgili olan beyin bölgelerinde belirgindir.
Hiperaktiviteye olan bir yatkınlık, ana baba tarafından uygulanan yanlış yetiştirme ile birleştiğinde sorun artar. Örneğin aşırı hareketliğe ve canı sıkılmaya yatkın olan bir çocuk, sabırsızlaşan ve kızan bir anne nedeniyle daha çok strese girer. Annesi çocuğun itaat etmesini ister ama çocuk bu istekle başa çıkamaz. Anne giderek daha olumsuz ve reddedici olur. Böylece anne-çocuk ilişkisi tam bir savaş alanına dönüşür. Bu bozukluğa sahip olan çocukların annelerinin, bebeklik dönemlerinde bile çocuklarına karşı eleştirel bir tutum takındıkları ve sevgisiz oldukları görülmüştür. Anneler çocuklarını onaylamamaya devam ederler ve ciddi cezalar verirler. Oysa ana baba- çocuk ilişkisi iki yönlüdür ve her birinin davranışı diğerinin hareketi ve tepkileri ile belirlenir. Bu çocukların ana babaları çocuklarına daha fazla emir verirken ve onlarla olumsuz bir etkileşim kurarken, hiperaktif çocuklar da ana babalarıyla olan ilişkilerinde daha olumsuz ve daha az itaatkar olmaya başlarlar. Çocukken istenmeyen bazı davranışların ana baba tarafından yanlış yaklaşımlarla pekiştirilmesinin sorunu artırıcı bir etkisi olduğu da bilinmektedir.
Bozukluk için çeşitli terapi teknikleri kullanılmaktadır. Daha çok edimsel-öğrenme yaklaşımı üzerinde çalışılmıştır. Olumlu pekiştirmeler olumlu davranışları arttırmada kullanılır. Bu tür tedavi programları, hiperaktif çocuklar başlangıçta tepkisel yaklaşsa da, başarı ile kullanılmaktadır.
KAYNAKLAR
Oltmanns, T.F., Neale, J.M., Davidson, G.C. (2003). Anormal Davranışlar Psikolojisinde Vak’a Çalışmaları (Çev. Ed. İ. Dağ). Ankara: Türk Psikologlar Derneği Yayınları.
|
Psk. Emir Emre Doğan |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
PSİKOLOJİ KONULU MAKALELER |
|
|
|
|