Görünmeyen zincirlerle bir zamanlar bağlandınız ve tutsak edildiniz. Bir veya birden çok kişi, gelenek, kültür ya da otorite sizi bu zincirlere mahkum etmiş olabilir.
Sizi zincirlerle tutsak eden bu el hala orada yakınlarda bir yerde olabilir veya artık mevcut değildir. Öyle ya da böyle hala tutsaksınız ve asla kendiniz olamıyorsunuz. Tutsaklığın ve kendiniz olamamanın sıkıntısını yaşıyorsunuz ve bu bedeli uzun bir süredir ödüyorsunuz. Geçmişe bakarak, geçmişi suçlayarak, sizi tutsak eden her ne ise ona öfke duyarak özgür olamazsınız. Özgür olmanızın yolu bugüne bakmaktan geçiyor.
Bugüne baktığınızda, düşüncelerinize odaklandığınızda, kendinizle, başkalarıyla ve dünyayla ilgili yerleşik inançlarınızı görürsünüz. Zincirler işte bu alandadır: Yerleşik, kanıksanmış, normal kabul edilmiş ve sorgulanmamış olan inançlarınızda.. Onları bulup çıkarmak ve yerlerine daha doğru ve sağlıklı olanları koymak sizin elinizde..
ZİNCİR 1: BAŞKALARININ BENİ ALGILAMALARI HEP İYİ OLMALIDIR. DÜŞÜNCE DUYGU VE TERCİHLERİMLE HERKESİ MEMNUN ETMELİYİM VE HERKES TARAFINDAN ONAYLANMALIYIM
Bu düşünce sizi tutsak eder. Bir kalemi havaya attığınızda kalem yere düşer ve onun havada kalması mümkün değildir. Kalemin havada kalması gerektiğine dair olan bir inancınız ve beklentiniz varsa, bu inanç dış gerçeklikle terstir ve beklentiniz hiçbir zaman karşılanmaz. Siz kalem sürekli havada asılı kalsın istersiniz ama kalem her seferinde yere düşer. Beklentiniz hiç bir zaman karşılanmaz. Dış yani asıl olan gerçeklikle inancınız birbirine ters düştü. Ve nevrotikleştiniz.
Herkesi memnun etmeniz gerektiğine, düşüncelerinizin, duygularınızın, davranışlarınızın ve tercihlerinizin başkaları tarafından kesinlikle onaylanması gerektiğine dair olan inancınız da havaya atılan kalem örneğinde olduğu gibi hiç bir zaman GERŞEKLEŞEMEYECEK olan bir inançtır. Sizi nevrotikleştirir. Sürekli olarak gerçekleşemeyecek olan bir şeyin peşinden koşarsanız sonunda tükenirsiniz.
ZİNCİR 2: KENDİM, İNSANLAR VE DÜNYA MUTLAKA DÜŞÜNDÜĞÜM GİBİ VE OLMASI GEREKTİĞİ GİBİ OLMALIDIR
Gerçekleşemeyecek olan bir şeyin peşinden koştuğunuz bir durum da, her zaman ve koşulda bir şeyin olmasını istediğiniz gibi olması gerektiği düşüncesidir: "Dünya her zaman adaletli olmalıdır. İnsanların düşünce ve davranışları daima olması gerektiği gibi dürüst, adaletli ve doğru olmalıdır. Ben her zaman zihnimde belirlediğim olmam gerektiği kişi olmalıyım."
Bu ve benzeri inançlar hiç bir zaman gerçekleşmeyen ve de gerçekleşemeyecek olan inançlardır. Mutlaka olması gerektiğini düşündüğünüz dayatmacı inançlarla yorulursunuz, beklentilerinizin karşılanmadığı durumlarda yaşadığınız hayal kırıklığı, öfke gibi duygularla başetmeniz zor olur. Ayrıca insanlarla ve dünya ile olan bağınızda da ciddi bozulmalar görülür.
Birinci bölümde ele aldığımız; "BAŞKALARININ BENİ ALGILAMALARI HEP İYİ OLMALIDIR. DÜŞÜNCE DUYGU VE TERCİHLERİMLE HERKESİ MEMNUN ETMELİYİM VE HERKES TARAFINDAN ONAYLANMALIYIM. " tarzındaki yerleşik inançta olduğu gibi bu bölümdeki "KENDİM, İNSANLAR VE DÜNYA MUTLAKA DÜŞÜNDÜĞÜM GİBİ VE OLMASI GEREKTİĞİ GİBİ OLMALIDIR." inancında da asla gerçekleşemeyecek bir şeyin gerçekleşmesi gerektiğini düşündüğünüz ve bu beklenti ile yaşamınıza devam ettiğiniz için bedel ödediğinizi gördük. Sizi mutsuz eden ve bedel ödeten bu inançların yerine daha doğru ve sağlıklı olanlarını koymak mümkün.
İLK BÖLÜMDEKİ DÜŞÜNCENİN: "BAŞKALARININ BENİ ALGILAMALARININ İYİ OLMASINI TERCİH EDERİM VE BU BENİ MUTLU EDER. ANCAK HER ZAMAN VE KOŞULDA İNSANLARIN BENİMLE İLGİLİ ALGILAMALARININ İYİ OLMASINI BEKLEMEK GERÇEKÇİ DEĞİL. İNSANLAR TARAFINDAN İYİ OLARAK ALGILANILMAYACAĞIM DURUMLARDAN KAÇINAMAM VE BU GERÇEKLİĞİ ŞİMDİDEN KABUL EDİYORUM. İNSANLARI MEMNUN ETMEK VE ONLAR TARAFINDAN ONAYLANMAK BENİ MUTLU EDER, ANCAK BUNUN HER ZAMAN ÖYLE OLMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNMEK YANLIŞ OLACAĞI İÇİN KAÇINILMASI İMKANSIZ OLAN TAM TERSİ DURUMLARI DA YAŞAYACAĞIM VE BU GERÇEKLİĞİ KABUL EDİYORUM." A DÖNÜŞMESİ
VE İKİNCİ BÖLÜMDEKİ İNANCIN: "Dünya adaletli olduğunda, insanların düşünce ve davranışları dürüst, adaletli ve doğru olduğunda; ben zihnimde belirlediğim kişi olabildiğimde bu beni mutlu eder ancak bütün bunların mutlaka öyle olması gerektiğine dair bir inancı sürdürmem dış gerçekliğe ters düşer. Bu nedenle dünyada adalet olduğu gibi adaletsizlik, dürüstlük olduğu gibi yalancılık VE PEK ÇOK İYİ VE KOTÜ ŞEY BİRARADA var ve olmaya da devam edecek. Ben de sürekli olarak olmayı uygun gördüğüm kişi olarak varlığımı sürdüremeyeceğim. Bu durumu kabul ediyorum."
SİZİN DIŞINIZDA VAROLAN VE DEĞİŞTİREMEYECEĞİNİZ BU GERÇEKLİĞİ BİR KEZ KABUL ETTİĞİNİZDE daha sağlıklı ve güçlü olacaksınız ve değiştirebileceğiniz şeyler üzerindeki etkiniz de daha güçlü olacak. Değiştiremediğiniz gerçekleri kabul etmek demek asla ve asla dümensiz bir gemide gelişigüzel yol almak demek değildir; varolan gerçekliği olduğu gibi kabul etmek ve gereksiz yere kendinizi yıpratmaktan vazgeçmek sizi daha sağlıklı yapar. Kendinizi daha değerli, güçlü, sağlıklı hissedersiniz ve eğer amaç kendiniz olabilmekse kesinlikle daha fazla kendiniz olursunuz. Ve siz kendiniz olduğunuzda özgür olursunuz, ancak kendi olabilen ve özgür olabilen kişiler gerçekten yaşar ve içinde yaşadığı bu dünyada ve dünyada kendisiyle beraber nefes alıp veren diğer insanlar üzerinde bir etki yaratma yetisine sahip olur.
Psk Emir Emre Doğan