Ana Sayfa | Hakkımızda | Bize Ulaşın | Üye Ol | Haber Arşivi | Sık Kullanılanlara Ekle
PSİKOLOG VE AİLE DANIŞMANI EMİR EMRE DOĞAN
DANIŞAN YORUMLARI
BİZE ULAŞIN
HİZMETLERİMİZ
PSİKOLOJİK SORUNLAR
 
TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU
Travma yaşayan kişi, yaşadığı olayla ilgili aklına gelen düşlemlerden, düşüncelerden dolayı yoğun kaygı duyar. Travmatik olayın herhangi bir yönünü çağrıştıran olaylarla karşılaşma durumunda, olayı sanki yeniden yaşıyormuş gibi hisseder. Travma ile ilgili anıları uyandıran etkinliklerden, yerlerden ya da kişilerden uzak durmaya çalışır.

Travma sonrası stres bozukluğu, kişinin, bir ölüm ya da ölüm tehdidine, ağır bir yaralanmaya, kendisinin ya da başkalarının fiziksel bütünlüğüne karşı bir tehdit olayına maruz kaldığı ve bunlardan dolayı korku, çaresizlik, dehşete düşme gibi yoğun sıkıntı veren duygular yaşadığı bir kaygı bozukluğudur.

Travma yaşayan kişi, yaşadığı olayla ilgili aklına gelen düşlemlerden, düşüncelerden dolayı yoğun kaygı duyar. Travmatik olayın herhangi bir yönünü çağrıştıran olaylarla karşılaşma durumunda, olayı sanki yeniden yaşıyormuş gibi hisseder. Travma ile ilgili anıları uyandıran etkinliklerden, yerlerden ya da kişilerden uzak durmaya çalışır. Yaşamış olduğu olayla ilgili düşünce, duygu ya da konuşmalardan kaçınmaya gayret eder. Travma sonrası stres bozukluğu olan kişilerde, insanlardan uzak durma, insanlara yabancılaşma ve duygulanımda kısıtlılık gibi durumlar görülür. Bu kişiler genellikle uykuya dalmakta ve uykuyu sürdürmekte güçlük çekme, huzursuzluk, öfke patlamaları, düşüncelerini belirli bir konu üzerinde yoğunlaştırmakta zorlanma gibi sorunlar yaşarlar. Bunlara sıklıkla depresyon, kaygı ve intihar düşünceleri eşlik eder. Hastalar, toplumsal ve mesleki alanlardaki işlevselliklerini kaybederler.

Travma sonrası stres bozukluğunun başlangıcı, travmadan sonra birkaç saat ile 6 ay arasında ortaya çıkar. Bozukluğun toplumda yaşam boyu görülme sıklığı %l-3 arasındadır. Hastalık herhangi bir yaşta ortaya çıkabilse de, genç erişkinlerde daha fazla görülür. Travmatik olayın şiddeti arttıkça ve olaya maruz kalma süresi uzadıkça hastalanma riski artar. Bozukluğa yol açan etkenlerin, günlük stres etkenlerinden farklı olduğu unutulmamalıdır. Örneğin, hastalıklar, evlilik çatışmaları ve boşanmalar günlük etkenlerdir. Ölüm, ölüm tehdidi, yaralanma, askeri çatışmaya katılma, cinsel taciz, işkence görme, kişisel saldırıya uğrama, gasp, soygun, kaçırılma, rehin alınma, terörist saldırıya uğrama, esir düşme, doğal felaketlerle karşılaşma gibi yaşamı tehdit eden olaylar ise bozukluğa yol açan ciddi etkenlerdir.

Travma sonrası stres bozukluğu yaşayan hastaların daha önceden çözümlenmemiş çatışmaları travma ile yeniden canlanabilir. Düşük kendine güven, içe dönüklük gibi kişilik özellikleri, daha önce bir kaygı bozukluğu veya depresyon geçirilmiş olması, ailede psikiyatrik hastalık öyküsü bulunması, aileden erken ayrılma veya anne-baba ayrılığı, ayrılmış veya boşanmış olma, bekarlık, tek başına yaşama, ekonomik ya da sosyal problemler, sosyal olarak terk edilmiş olma, cinsel taciz, düşük eğitim ve gelir düzeyi gibi durumlar travma sonrası stres bozukluğu için ciddi risk faktörleridir. Kişinin sahip olduğu sosyal destek kaynağı gibi bazı koruyucu etkenler, travma sonrası stres bozukluğunun ortaya çıkışını önleyebilir ya da sınırlandırabilir. Ancak, sadece bir sosyal destek ağına sahip olmak yeterli olmayabilir. Kişinin içe kapanması ve durumlardan kaçınma eğiliminin, bozukluğun doğal bir parçası olduğu unutulmamalıdır. Bu kaçınma, kişinin sosyal destek kaynaklarını yeterince kullanamamasına yol açar.

Travma sonrası stres bozukluğunun tedavisinde bilişsel davranışçı terapi teknikleri kullanılır. Travmatik olaylara uyumsuz bakışı sürdüren bilişsel süreçler belirlenir. Kişinin kendisine ve çevresine yönelik aşırı güvensizlik, yalnızlık, çaresizlik, suçluluk ve hatta düşmanca düşünceleri üzerinde durulur. Bunlar uygun yaklaşımlarla travma öncesindeki sağlıklı düşünce şekillerine çevrilir.

Maruz bırakma, kurbanın güvenli bir ortamda travmayı tekrar tekrar yaşayarak, olayın duygusal şiddetinin azaltılmasını amaçlar. Terapide kişi, travmaya sebep olan olayı şimdiki zaman içinde yüksek sesle anlatarak tekrar yaşar. Seanslar teybe kaydedilir ve hastalardan günde en az bir kez bu kayıtları dinlemeleri istenir. Terapist, kişinin her seansta bu olayı güvenli ve destekleyici bir ortamda birçok kez yaşamasına yardımcı olarak, olaya ilişkin güçlü duygusal tepkilerin yavaş yavaş azalmasını amaçlar.

Travma sonrası stres bozukluğu tanısı alan hastaların %30’unun tamamen iyileştiği, %40’ında hafif, %20’sinde orta şiddetli semptomların görüldüğü, %10 'unun ise değişmeden kaldığı ve kötüleştiği saptanmıştır. Semptomların zaman içinde değişkenlik gösterdiği, başlangıçta daha önde olan saplantılı hatırlamanın zamanla kaçınma semptomlarına dönüştüğü bilinmektedir.

KAYNAKLAR

Oltmanns, T.F., Neale, J.M., Davidson, G.C. (2003). Anormal Davranışlar Psikolojisinde Vak’a Çalışmaları (Çev. Ed. İ. Dağ). Ankara: Türk Psikologlar Derneği Yayınları.

Köşkdere, A. A. (19 Eylül 2006). Travma Sonrası Stres Bozukluğu. 19 Eylül 2006, http://www.bursapsikiyatri.com.

Psk. Emir Emre Doğan
 
PSİKOTERAPİ
ONLINE TERAPİ
PSİKOLOJİ KONULU MAKALELER

Ana Sayfa | Hakkımızda | Bize Ulaşın | Üye Ol | Haber Arşivi | Sık Kullanılanlara Ekle Antalya Kadın Doğum
  © Her Hakkı Mahfuzdur. 2024 www.emiremredogan.com Web Tasarım